Ömer ibnül Hattab r.a
Hz Ömer ibnül Hattab r.a. dedi ki: Nebi s.a.v. şöyle buyurdu:
لَا تُجَالِسُوا أَهْلَ الْقَدَرِ وَلَا تُفَاتِحُوهُمْ
"Kader ehli ile düşüp kalkmayın, onlara dava açmayın" buyurulmuştur. Ebu Davud, Sünnet 17, (4720); İmam Ahmed, Müsned hadis no: 208; İbn Hibban, Sahih hadis no: 79; Hakim, Müstedrek hadis no: 262.
AÇIKLAMA:
1- Bagavî, Şerhu's-Sünne'sinde kader meselesini şöyle özetler: "Kadere iman farzdır. Bu, kulların hayır ve şer bütün fiillerini Allah'ın yarattığına, bunları yaratmazdan önce Levh-i Mahfuz'da yazdığına, her şeyin O'nun kazası ve kaderiyle, irade ve meşietiyle olduğuna; ancak iman ve taate razı olduğuna ve bunlara sevap vaadettiğine, küfre ve masiyete razı olmadığına ve bunlar için ikab vaadettiğine inanmaktır. Kader, Allah'ın sırlarından bir sırdır. Buna ne mukarreb bir melek, ne de mürsel bir peygamber muttali olmamıştır. Bu meseleye akıl yoluyla gidip araştırma yapmak caiz değildir. Gerekli olan, bütün mahlukatı Allah'ın yaratıp onları iki gruba ayırdığına inanmaktır; bu gruplardan birini cennet için yaratmıştır ki, bu, fazlındandır, bir grubu da cehennem için yaratmıştır, bu da onun adaletindendir."
2- Kaderiye fırkası Mecusilere benzetilmiştir. Hattabi'ye göre bunun sebebi, onların iki asıl meselesindeki sözlerinin Mecusilerin sözlerine benzemesidir. Çünkü onlar hayrı nurun fiilinden, şerri de zulmetin (karanlığın) fiilinden bilirler.
Hz. Ömer (radıyallahu anh)'in şöyle söylediğini işittim: ."Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ı dinledim diyordu ki:
لَا تُطْرُونِي كَمَا أَطْرَتِ النَّصَارَى ابْنَ مَرْيَمَ فَإِنَّمَا أَنَا عَبْدُهُ، فَقُولُوا : عَبْدُ اللَّهِ وَرَسُولُهُ
"Hakkımda, Hıristiyanların Meryem oğlu İsa'ya yaptıkları aşırı övgülerde bulunmayın. Şurası muhakkak ki ben bir kulum. Benim için "Allah'ın kulu ve elçisi" deyin." Buhari, Enbiya 44; Darimi, Sünen hadis no: 2784; İmam Ahmed, Müsned hadis no: 155; İbn Hibban ;Sahih hadis no: 6239:AÇIKLAMA:
Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm), kendisini medh u sena ederken ümmetinin aşırılığa gitmemesini talep etmektedir. Hıristiyanlar, Hz. İsa'ya uluhiyet nisbet etmişler, Allah'ın oğlu demişler, üç unsurlu tek kabul ettikleri Allah'ın bir unsurunun Hz. İsa olduğunu söylemişlerdir. Şu halde, Müslümanların bu çeşit ifratlara düşmemesi talep edilmiş olmaktadır. Hz. Peygamber abdiyet (kulluk) vasfını, risalet vasfından önce zikretmektedir. Hatta, İslam'ı yeni öğrenenlerin kelime-i şehadeti zikrederken yanlışlıkla bu sırayı tersçevirip "şehadet ederim ki sen Allah'ın elçisi ve kulusun" diyenlere: "Ben önce kul, sonra elçiyim" manasında müdahale edip tashihte bulunmuştur.
Hz Abdullah ibn Ömer r.a dedi ki: Hz Ömer r.a bize cabiyede hitap ederek şöyle buyurdu:
أُوصِيكُمْ بِأَصْحَابِي ثُمَّ الَّذِينَ يَلُونَهُمْ ثُمَّ الَّذِينَ يَلُونَهُمْ ثُمَّ يَفْشُو الْكَذِبُ، حَتَّى يَحْلِفَ الرَّجُلُ وَلَا يُسْتَحْلَفُ وَيَشْهَدَ الشَّاهِدُ وَلَا يُسْتَشْهَدُ، أَلَا لَا يَخْلُوَنَّ رَجُلٌ بِامْرَأَةٍ إِلَّا كَانَ ثَالِثَهُمَا الشَّيْطَانُ، عَلَيْكُمْ بِالْجَمَاعَةِ وَإِيَّاكُمْ وَالْفُرْقَةَ فَإِنَّ الشَّيْطَانَ مَعَ الْوَاحِدِ وَهُوَ مِنَ الِاثْنَيْنِ أَبْعَدُ، مَنْ أَرَادَ بُحْبُوحَةَ الْجَنَّةِ فَلْيَلْزَمْ الْجَمَاعَةَ، مَنْ سَرَّتْهُ حَسَنَتُهُ وَسَاءَتْهُ سَيِّئَتُهُ فَذَلِكَ الْمُؤْمِنُ
''Ey İnsanlar ben sizin aranızdan tıpkı Rasülullah s.a.v'in aramızdan kalktığı gibi kalktım Peygamber efendimiz s.a.v şöyle buyurmuştu:
''Size önce ashabıma, sonra onları takip edenlere (tabin=sahabeyi görenler) sonra onları takip edenlere (sahabeyi göreni görenlerin) haklarını gözetmeyi onlara uymayı tavsiye ediyorum. Daha sonra yalancılık yaygınlaşır. Hatta bir adam kendisinden yemin istenmediği halde yemin eder. Aynı şekilde bir kimse, kendisinden şahitlik istenmediği halde şahitlik eder. Dikkat edin bir adam biryerde bir kadınla başbaşa kalmasın. Aksi halde üçüncüleri şeytandır. Cemaata bağlı kalın. Dagılmaktan kaçının. Şeytan tek kişi ile beraberdir. İki kişiden daha uzaktır. Kim cennetin ortasını arzuluyorsa, cemaatle birlikte bulunmaya özen gösterin. Her kime iyiliği hoş gelir, fenalığı da kendisini rahatsız ederse, işte bu kişi mümindir'' demiştir. İmam Tirmizi, Süneni Tirmizi hadis no 2165; Ahmed b Hanbel, Müsned 1/18; Hakim, Müstedrek hadis no 114. Tirmizi dediki: Hadis hasen sahih ve gariptir. Tirmizinin Tahkikçiside hadisin hasen olduğunu bildirmiş. Hakim dediki: Hadis Buhari ve Müslimin şartlarına göre sahihtir. Hafız Zehebi Telhis'inde Hakimin bu açıklamarını tasdik edip hadis hakimin belirttiği şekilde sahihtir demiştir.