Kalp tasfiyesi için,
1. Daimi zikrullâh hali,
2. İlim meclislerinde bulunmak,
3. Ölümü çokça anmak,
4. Salihlerle, sadıklarla beraber olmayı tavsiye ederlermiş.
Nefis tezkiyesine ulaşmak için de:
-Helale dikkat etmenin,
-Az yemenin,
-Az uyumanın,
-Az konuşmanın,
-Az gezmenin gerekli olduğunu anlatırlarmış.
İnsanın bir sureti,bir de sîreti vardır.İnsan siretiyle,kalbile insandır,kalıbıyla değil..kalıp olarak ahsen-i takvim olarak halk edilmiştir.Ama bu ahsen-i takvim oluşu,kalbinin ihyasına bağlıdır.Kalbin ihyası da nefsin ölümüne baglıdır.
Kalp sertliği,günahlar,haramlar ve isyanlarla oluyor ve kalbi hastalandırıyor.Bunun tedavisi de yine kalpten başlayacaktır.Çünkü hastalık nerede ise tedavi oraya olacaktır.İçerdeki hastalık dışardaki yaraya merhem sürmekle geçer mi?İçerdeki hastalık,içerden tedavi ister.
Salihlerle sohbet etmek ve onları sevmek kişiyi nardan kurtarır.
Bir insan bir kula hizmet ediyor,mukabilinde ücretini,mükafatını alıyor.Şu halde mahlukattan alınırsa Cenab-ı Hakk için çalışan mükafatsız mı kalır?
Allah-u Teala'nın abdinden i'razının (yüz cevirmesinin) alameti ,o kulun mâlâya'ni ile iştigâlidir.
Hasta bir insanın dünyada hiçbir şeyin lezzetini anlayamadıgı malumdur. Binaenaleyh, nefsin hastalıgı da ahiret için hiçbir şeyden haberdar olmamaktır.
Şifa ayetlerine devam edelim.Zira şifa ayetleri,kemikleri ayakta tutan ilik gibidir.
Akıllı kimseye yakışan odur ki;iyi insanlarla sohbeti tercih etsin.Gece ve gündüz ahirete hazırlansın.Mal ve makama aldanmasın ve uzun uzun emellerle Allah'tan uzaklaşmasın.Zira dünya fanidir ve dünya üzerindeki herkes de fanidir.Öyle ise her an ve her zaman Allah'tan korkunuz.
Evladım,bu dünyaya uyumaya gelmedik. Çalışacağız ve bu vucudu (inşaAllah) toprağa yedirmeyeceğiz.
Bütün düşmanlar iyilik edince herhalde dostluğa dönerler,fakat nefis asla dost olmaz,ona ne kadar iyilik edersen et;o yine çok azar.Ve azılı düşman olur;onunla cihad ve mücadele de gittikçe zorlaşır.
Din kardeşliği,temeli toprak olan sıhri kardeşlikten daha kuvvetlidir.
Nasihat dinlemek istemeyen evlatlarına şu beyitleri okurlarmış:
Sen bu gaflet uykusundan ne acep uyanmadın
Serseri gezdin cihanda, ey deli, uslanmadın
Bunca yıldır ömrünün sermayesini ettin talan
Bir kez olsun bu aşkın şarabına parmağını banmadın