Kuranda NASİH VE MENSUH
Kuranı Kerimde Nasih ve mensuhun varlığı Kitap sünnet ve icmayla sabittir.
Önce Nasih ve Mensuh Ayetin nüzül sebebi
Yahudilerin; <
İşte O ayet: <<Biz neshettiğimiz (hükmünü diğer bir ayetle değiştirdiğimiz) veya unutturduğumuz (geri bıraktırdığımız) bir ayet (yerine) ya ondan daha hayırlısını yahut onun benzerini getiririz. Allah’ın herşeye kemaliyle kadir olduğunu bilmedin mi? (elbette bildin)>>Bakara s 106.
Diğer bir ayette: <<Biz, bir ayeti değiştirip yerine başka bir ayet getirdiğimiz zaman ki, Allah ne indirdiğini çok iyi bilir, müşrikler, Peygamber’e: <
Başka bir ayette de: <<Allah, hükümlerden dilediği hükmü siler, dilediğini bırakır. Esas kitap O’nun katındaddır>> Rad, 39.
Görüldüğü gibi birinci ayette, ayetlerin neshedilebileceği veya unutturulabileceği; ikinci ayette, ayetlerin birbirleriyle değiştirileceği; üçüncü ayette ise, Allah’ın dilediğini silip kaldıracağı ve dilediğini de olduğu gibi bırakacağı zikredilmektedir. Bunlarda istilahi anlamda nesh demektir.
SÜNNET’TEN DELİLLERİMİZ
Hz Ali r.a’ ın yolu bir gün hüküm vermekte olan bir kadı’nın yanına düşer. Neyin nasih neyin de mensuh olduğunu biliyormusun sorusuna
Dahhak b Muzahim diyor ki: <
Birgün namazda bir ayeti unutarak atlayan Rasülullah s.a.s, namaz bittikten sonar cemaata dönerek: <
Abdullah ibn Ömer r.a dan, Rasülullah s.a.s şöyle buyurmuştur: <Kuran’ın bir kısmı nasıl bir kısmını neshediyorsa, hadislerim de birbirlerini nesheder. Beyhaki, Medhal; İmam suyuti,s,92
Zübeyr b el-Avvam r.a. şöyle demiştir: <Rasülullah s.a.s bir söz söyler, bir müddet sonar bunu başka bir sözüyle neshederdi. Kuran ayetlerinin birbirlerini neshetmesi gibi> Beyhaki, Medhal; İmam suyuti,s,93.
Abdurrahman b Habib es-Selemi diyor ki: Hz Ali r.a, insanlara kıssalar anlatan bir hikayecinin yanından geçti ve ona: <Sen, nasihi, mensuhtan ayırmayı biliyor musun? Dedi. O da: <<Hayır>> diye cevap verdi. Bu defa Hz Ali ona: <Hem kendin helak oldun. Hem de insanları helak ettin> buyurdu. İbn Şihab ez-Zuhri, Nasih ve Mensuh,s 15.
Said b Feyruz Ebu Buhteri diyor ki: Hz Ali r.a, Küfe Mescidinde insanlara kıssalar anlatan bir hikayeci gördü ve onun için: <Bu adam, beni tanıyın benı tanıyın. Ben falan oğlu filanım> diyor. Sorun ona bakalım nasihle mensuhu birbirinde ayırabiliyor mu? Dedi. Ona: <<Müminlerin emiri sana diyor ki: Nasihle mensuhun farkını biliyor mu?>> dediler. O da: <Hayır> dedi. Bunun üzerine Hz Ali: <<Birdaha gelip burada konuşmaya kalkışmasın>> buyurdu. İbn Şihab ez-Zuhri, Nasih ve Mensuh,s 16.
İmam Şafii şöyle söylemiştir: <Kuran’da neyin nasih neyin mensuh olduğuna ya Rasülullah s.a.s haber vermesiyle yahut birinin once, diğerinin de sonradan nasih olarak geldiğinin tarih olarak tesbitiyle veya da hadisi işitenin haber vermesiyle veyahutta icmayla (birinin nasih diğerinin mensuh olduğuna ittifak edilmesiyle) delil getirilir.
Yine İmam Şafii şöyle der: <Kuran’daki nesihlerin çoğu Rasülullah s.a.s in sünnetlerinin işaret etmesiyle bilinmiştir> İmam Şafii, Risale, 222.
Ahmed bin Hanbel: <Resülullahın hadislerinde nesh edeni ve nesh edileni Şafii ile oturup kalktıktan sonra öğrendik> İslam hukukunda Sünnetin yeri,s, 368.